25 Aralık 2012 Salı

Eski kafa babalar gevşeklere bin basar

Son zamanlarda sizler de gözlemlemiş olabilirsiniz ki babalık modelleri oldukça değişti. Eski kafa babalar tıpkı internet çağıyla kaybolmuş vitrin ansiklopedilerimiz gibi tarihe gömülmekteler. Artık devir değişti ve baba figürleri de değişimden nasibini aldı.
Aaaa bizim zamanımızda babalar nerede bu kadar çok çocuğuyla ilgilensin? Şanslısınız biz tek başımıza büyüttük bebeklerimizi...gibi sözleri sıklıkla işitir olduk biz taze anneler.
Kendimden, kendi çevremden gözlemlediğim kadarıyla eski kafa babalar olarak adlandırdığım babalarla çocukları arasında buram buram hissedilen ancak adı bir türlü konulamayan sevgi bağları vardı. Eski kafa babalar çocuklarını bağrına tam olarak basamamış, çocuklarının çoğu zaman ilk gülüş, ilk adımları, ilk sözleri vb ilklerini 'ilk' yaşayamamış babalar. Sevgide sonsuz ama göstermede sınırlı erişim babalar. Özellikle zaman bu babalarda daha olumluya doğru ilerliyor ve evlat henüz küçükken gösterilmemiş sevgi ve alaka belki de yıllara yenik düşüyor ve evladın da evladı olacak kıvama geldiğinde sevgiyi ifade etmek daha kolay oluyor. Tabii zamanın bu kadar değerli olduğunu bilip bu süreci uzatmak da oldukça anlamsızlaşıyor.
Yeni babalar eşine gebelik sürecinde bakım ve destek veriyor, doktor ziyaretleri, bebek bakımı hazırlığı süreçlerine dahil oluyor, doğumu eşiyle bekleyen baba, cesareti varsa doğuma da giriyor, annenin elinden sımsıkı tutuyor, bu babalar eğer ayarında kalıyorsa oldukça sağlıklı bir baba-çocuk ilişkisi kuruluyor ve babanın da özbakımında katkıda bulunmuş olduğunu hissederek büyüyen bebek ilerleyen zamanlarda en temel güven duygusunu kazanmış olarak nasipse kendisine yeten ve üreten bir yetişkin oluyor. Ancak burada ince çizgiler, hassas noktalar da söz konusu.
Bebek bakımında sınırını bilmeyen babaların zamanla anneleşmeye başladığına inanıyorum. Çocuğunu elinden düşürmeyen, anneye pek iş bırakmamaya çalışan, çocuğuna sınır koymayan belki de kendi babası ile sağlıklı ilişkiler kuramadığına inanıp kendisinin çocuğuyla sağlıklı ilişki kurmanın yolunun sadece evetlerden geçeceğine inanan gevşek babaların sayısı oldukça arttı.
Gebelik dönemimde okumuş olduğum Freud'a ne yaptık da çocuklarımız böyle oldu isimli kitap bu cinsten babaların tehlikeli sularda gezindiğini, her nekadar sağlıklı bir çocuk yetiştimek için çocuğun bakım ve ihtiyaçlarını annelere yardımcı olarak babaların da bu işleve katılması gerektiğinden bahseden kitapta yazar; 'çocuklarına bir ikinci anne olma fantezisine kapılıp anneyle özdeşleşmesinler. Çocuklara tek anne yeter de artar! Babalar yasaklayıcı olmaya çekiniyor, çünkü çocuklarının kayıtsız şartsız sevgisine sahip olan anneye göre daha az sevilmekten korkuyorlar' diyerek çocukların sınır koyan, hayır'ları olan, onlara disiplinli davranan babaların daha sağlıklı bir kimliğe sahip bireyler yetiştireceğini belirtiyor.
Bu bakımdan okuduklarım içime çok sindi. Çocuk annesiyle babasıyla da bir anlamda çatışmalıdır, onlardan tepki görmek isteyecektir, bu şekilde kendisinin varolduğunu hissedecektir.
Sınır demişken; ortaokuldayım sanırım, odamda ders çalışyorum. Annem yan odadan duvarıma vuruyor:      TIK tık tık.
                                  -Anne ne var?
                                  -Mahallenin muhtarları başladı.
Babam da seslenir 'gel artık televizyon izle çalıştığın yeter'
                                    - Yaa anne herkesin ailesi ders çalış der siz ne diyorsunuz!!!
Hani benim sınırlarım anne diyor, ne olursa olsun nasıl yetiştirmeye çalışırsak çalışalım karakter özelliklerinin, genlerimizin diziliş biçimlerinin tıpkı suyun yolunu bulduğu gibi kişiliği biçimlendirdiğine değinerek
                                   ' görüşmek üzere beni özleyin anacığım byeee' diyorum...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder