23 Şubat 2015 Pazartesi

Bizler hayatımızı alabildiğine zorlaştırırken, bilinmezler hayatımızı kolaylaştırırdı. Vücudumuzun yaraları olduğu gibi kaderimizin de yaraları vardı. Onlara da şifa gerekti. Kaderinin farkında olmak, kaderinin yaralarının da farkında olmayı gerektiriyordu...


Hayat boştur ! Onu dolduran anlamdır yalnızca. Bizim ona verdiğimiz çeşitli anlamlar. O kadar boştur işte hayat, sen bir an önce onu kendi anlamlarınla doldurup güzelleştirmeye bak. Ömrünü ancak böyle hayat yapabilirsin.


Herkesin kendi çocukluğunu korumasının yollarının farklı olduğunu biliyordu. Bir keresinde 'çoğu kişi farkında bile olmadan kendi çocukluğunu başkalarından korur' demişti Lelalu. 'Ancak böyle kendimizin yetişkini oluruz

                                                                           
Kendi boşluğunuzla yüzleşmeden varlığınızı dolduramazsınız. Şiir bizim kendimiz olmaya açılan kapımızdır. Ama bazen kendi kapımızı yüzümüze kapatırız. Kim olursanız, ne olursanız, nasıl olursanız olun, ama kendinize girip çıktığınız bir kapınız olsun çocuklar. Az olun, ama hakiki olun. Bir gün kendi kapınızı çalacak yüzünüz olsun.


     Murathan Mungan, Şairin Romanı

17 Şubat 2015 Salı

kapısı siyah içi aydınlık

yaşam o güçlü elleriyle bizi taşırken, zaman zaman  da parmaklarını bir şeylerin üstüne bastırarak, bize önümüzdekileri irdelememiz gerektiğini, onları şöyle bir elimize alıp evirip çevirip bir de ters çevirip altına bakıp elden geçirmemiz gerektiğini vurgular. Çünkü, bazen tam olarak dokunmaktan, anlamaktan, farkında olmaktan çekinir; o içimizde olan, hiç ziyaret etmediğimiz, kapısını açmaktan değil; aralamaktan dahi korktuğumuz gizli odamıza girmekten korkarız. Bozulmaktan, üzülmekten, reddedilmekten, yitirmekten, deneyip de bir türlü yapamamaktan korkarız. Belki de önceki yaşam deneyimlerimiz, çocukluktan kalma takıntılarımızdır bizleri bundan alıkoyan...
 
Bizi endişelendiren, yersiz yere üzen, ayağımıza dolanan engellerin takıntıların nedenlerini dışarıda, bizden bağımsız ve gücümüzün yetemeyeceği kadar uzak bir yerde değil; içimizde, özümüzde ve o girmeye korktuğumuz kapısı siyah belki de içi aydınlık odada aradığımızda, yüzleşmemizi gerektirecek pek çok sorunla karşı karşıya kalmamız olasıdır ancak geçici çözümlerle artık baş edemediğimizi gösteren deliller mevcutken, artık bizi savunacak gücü dahi kalmayan savunma mekanizmalarımız da  yıpranmışken işlevsel, güvenilir, an'ı kurtarmaya yönelik yüzeysel olan değil kalıcı çözümler ve davranış becerileri edinmek gerekiyor.

Düşünmek, kendine odaklanmak, bilinçlenme süreçleri hepimizi korkutabilir, değişime hazırlanmak, keşfetmek, olmaya çalışmak, benliğimizdeki o karanlık odalara girme endişeleri kaybolma korkusuna yol açarken kendimize kavuşmayı, ait olduğumuz yere ulaşmayı kolaylaştırır.

Kaybolmak kendini bulmayı doğurur ancak burada da bir nokta vardır ki kendine gerçek anlamda odaklanmak, insanlardan uzaklaşmaya yol açabilmektedir. Güvenli bir limanda olmanın verdiği huzur yaşamı daha kontrol edilebilir kılarken; keşfedilmesi mümkün limanlara da ulaşma çabası,  yeni yerler, deneyimler ve yaşantılara açık olmamızı sağlar. Önemli olan bu yolculuk sürecini benliğimizle uyum içinde sürdürebilmek ve kendimizden uzaklaşmadan kendimizi bulmaktır...sonrası mı? o da bu yazılanların düşündürdüklerinde saklı...

13 Şubat 2015 Cuma

aslında zorlamamak gerek yavaş olmak bırakmak izin vermek ...

10 Şubat 2015 Salı

insanım işte...hata da yapar, telafi  etmeye de çalışırım. içimde melek de var şeytanla da yaşarım. Çok gülersem ağlayacağım korkusuna kapılır; çok sever aşık olur, bağlanmaktan kaçarım.
her gün bir karar verir,  dayanamaz cayarım. sevgiyle coşar hüzünle eksilir azalırım.
bir şiirle yön vermeyi düşünürken yaşamıma, bir kaç dörtlük  değiştirir fikrimi zikrimi baştan sona. kendi adıma hazır değilim mutlu da olsa herhangi bir sona. bazı anlar kolay unutulmuyor üç farklı lezzette çay ve sıcacık bir sobayla başlıyorsa...






oslo...

 

5 Şubat 2015 Perşembe

kafası ilginç biçimde işleyen bir kadındı. Örneğin yeni tattığı bir şey için birden " tadı döşemelik kumaşa benziyor bunun" derdi. yüzünüzdeki anlamazlık ifadesi üzerine eklerdi: " sahiden de döşemelik kumaş çiğnemeye benziyor bu".
benzetmedeki size çok ilgisiz görünen ilişkiyi, onun nasıl kurduğunu anlamazdınız elbet, ama sözünü söyledikten sonra yüzüne yayılan o kendinden emin tebessüm, orada sizin de keşfetmeniz gereken bir şey olduğuna ikna ederdi sizi.
iknanın önemi ile kandırılmış olduğunu anlamanın sonrasındaki ilişkiden kaç kişiye, kaç hikaye çıkar kim bilir? 

   kibrit çöpleri' nden 
         murathan mungan




3 Şubat 2015 Salı

güzel düşününce mi oluyor tüm bu güzel şeyler...cevaplanması gereken çok soru var ama insan hep istediğini bilmek duymak ister..

1 Şubat 2015 Pazar

kokusunu özlemek...












bazen aklında kalanlar kalbinle birlikte seninle gelirler. belki bir yerlerde saklı kalırlar,
kalbinde zannedersin ama hiçbir yerdedirler. olsun istersin..hayal edersin...