14 Mayıs 2017 Pazar

yol öğretir

Yol öğretir arkadaş. Kendini nerede tutman gerektiğini bazen nerede durman gerektiğini yol öğretir. Pes edip düşünmeyi bırakıp, başını soğuk, kirli tren camına yasladığında hissettiğin o sertlik ertelemenin seni rahat bırakmayacağını, ertelediğinde kolay kolay uyuyamayacağını öğretir. Belki de o soğuk, kirli tren camı, gözlerini her kapadığında an'dan uzaklaşamayacağını da öğretiyordur. Trenin vicdanıdır o camlar ki bu yüzdendir soğukluğu, vicdanının sızlaması bazen de hiç olmaması da kiridir, buharıdır isidir camın.
Yol, her şekli biçimi ve sürekliliğiyle hayal ettiklerinin hem kendisi hem de bütünüdür. Bir yaşamı kurarsın her gördüğün kahverengi bozkırın içinde saklanmış küçük evlerde. Gördüğün nadasa bırakılmış tarlalarda sen de ektiğini biçersin muhakemenle ve kolay kolay idrak edemezsin gördüğün manzara önünde hızla akıp giderken, ay'ın siluetinin de avını takip eden kaplan misali seni izlemesini. Kimi zaman bekleyişler yorar bünyeni yoldan daha çok, yoldan daha bitmeyen ve bir türlü seni terk edemeyen bekleyişler tüketir umudunu. Eski ama eskimeyen istasyonların birinde çeşmeden su içmek için trenden inmiş ama trenin kalkma endişesine yenilip eylemini bitiremeden yeniden binmiş gibi yarım kalmış yaşantılar yaşandı yollarda  ve yollar o sonlanmayan anıları, içip de kanılmayan o suları ve istasyon insanlarını hiç unutmadı.
yol öğretir arkadaş, nerede es vermen gerektiğini, düşüncenin esaretini nerede sona erdirebileceğini ve bazen de tüm hikayeyi gözünü bile kırpmadan bitirmen gerektiğini. Yolun seni yalnız bırakmayacağını ama yolda bulduklarının yanında her an olmayacağını. Sana sen'i, senden olanı ve seninleyi yol öğretir arkadaş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder