17 Ocak 2013 Perşembe

Yaprağa rengini veren klorofil!!

Sabahın henüz körü. İçimde garip bir burukluk, rutin anne- bebek ilişkisi ve evden ayrılış. Elimde yeni bir adres. Bu adreste olmazsa belki bir başkasına giderim dediğim diğer adresler aklımda. Bakıyorum kapı kapalı tabii hava ayaz kapıyı kapalı tutarlar. İçerde sanki kuzuların sessizliği ama asıl kuzu olan benim. Heyecanım belli ki gözlerimden okunuyor, karşımda kabile şeklinde duran elemanlardan en cesaretlisi bana yöneliyor ve henüz karga ilk kahvaltısını yapmadan neden orada olduğumu bakışları yanısıra sözleriyle sorguluyor. Mecburum, her biriyle iyi geçinmem gerek, yüzümde masum bir gülücük, dudaklarımdan işte o kelimeler süzülüveriyor ' Saçımın rengini açtırmak istiyorum'...

Kulak için örs çekiç üzengi neyse kadın için saç odur. Yaprağa rengini veren klorofille saçıma rengini veren kuaför benim için aynıdır.

Her kadının eninde sonunda sıklıkla gittiği mekanlardır kuaför salonları. kendi adıma en sevdiğim ortamdır. O koltuksa oturmayı en sevdiğim koltuktur. Fazla müdahale etmeyi sevmediğim için ve genellikle beni baştan yarat, emel acarla sil baştan gibi bir modda gezdiğim için kuaförlere güvenir ve onlarla iyi geçinirim. Sanki diplomalarını inceler gibi ustalık belgelerine bakarım gizli gizli..Merak ederim bir iki kupa, madalyon falan ararken bulurum kendimi. Onların varlığı beni rahatlatır üstelik salonun duvarlarındaki saç renkleri ve kesimlerinin ne idüğü belirsiz olduğu kadınların resimleri, posterlerin yeni ya da eski olması benim için önemlidir. Sonrası ise aynı!

Her defasında artık sürekli bakım için geleceğim diyerek çıkıp mecbur kalmadıkça oraya uğramayanlardan olan ben, o lavaboda saçlarımın yıkanmasını, yıkanırken boynumun gerilip damarlarımın çekildiğini hissetmeyi, saçlarım kurutulurken kuaför bana bir şey soruyor mu, sorarsa şimdi duyamam kaygısıyla onun ağzının hareketlerini incelemeyi, saçlarım bit pazarı gibi karışık ve iki dost gibi birbirine perçinleşmişken eleman arkadaşın saç fırçasını en tepeden aşağıya doğru dümdüz indirmesini, saç işlemim bitince arkamı göstermeleri için ayna getirirlerken nedense yaşadığım utancı ve sanki o anda tüm kadınlar aynı hareketi yapmak zorundaymış gibi önce hafif bir sola sonra sağ yana bakınmayı pek sevmiyorum Ama eğer o gün kuaförde bir gelin başı varsa ve o gelinin başı uzaydan görünebilen tek gelin olma kıvamına doğru gidiyorsa o gelini incelemek, o gelinin arkadaşlarının gelinden çok gelincilik yapmasını izlemek ise o günümü renkli kılar.


Renk demişken bakalım biraz açtırdık rengini, değiştirdik biraz şeklini şemalini, belki değiştirmek gerek biraz da kendimize ilişkin algımızı, düşüncelerimizi. O zaman önce sevelim kendimizi sonra severiz etrafı, etraftakileri, kuaförleri...


 

4 yorum: