12 Nisan 2017 Çarşamba

Aynı derede

Zaman akıp gidiyor. Hatta bu akış öyle bir akış ki sanki Herakleitos'un da nuh nebi zamanda söylediği gibi bir değişim hali...Aynı dereye iki kere girmenin olanaksız olduğunu söyleyen Herakleitos, doğanın sürekli değişim halinde olduğunu vurgulamış. Akan suyun pislik tutmadığını savunan atalarımız da değişimin olması gereken bşr düreç olduğunu, yeni yaşantıların belki de kişilerin gelişimleri için daha iyi olacağını söylemek istemiştir.
oysa kimimiz daha duarağan, sabit, durgun bir şekilde yaşamayı ister. Her türlü değişim gerektiren koşul ve durumları kolay benimsemeyiz. Pek çok rutin insanı vardır. Aynı saatte aynı renkli kupasıyla sabah kahvesini yudumlarken, o gün yapacağı klasik aktivitelerini planlayıp olası farklı koşulların varolmasına da direnç gösterebilecek bünyelerdir bu kimseler. Yaşadıkları şehire, adım attıkları toprağabağlı hatta bağımlı olan insanlardan söz ediyorum. Aynı kapılarıları hep aynı anahtarla ve aynı düşüncelerle, niyetlerle açarlar. Eve dönüş yolları aynıdır, aynı tutkuyla uyanırlar güne...
Belki de bu değişim direncinin altında alışkanlıukların yanı sıra, kişisel varoluş kaygıları, uyum sorunları ya da yeniliğin her daim beraberinde getirdiği belirsizliğie ilişkin hoş olmayan duygulardan kaçınmalar yatıyordur.
Olsun tebdili mekanda ferahlık vardır demişler. Kimi zaman terk'i diyar etmek erdemli bir davranış olacaktır ama çok da umutlanmamak lazım gelmektedir ki biz nereye gidersek gidelim, hangi derede iki ya da daha fazla sayıda yüzersek yüzelim, istersek bacakalrımızı spagat açıp bir de ters takla atalım olacağı varsa olur zati, gidenin önünde dağ olsa durmaz yani...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder